16 Kasım 2014 Pazar

               

             Yağmur...

      
     Yağmur yağacağı zaman gökyüzü belli eder. Güneş kaybolur, ortalık kararır, inceden rüzgar eser ve bulutlar aşağı iner. Bir iki gök gürültüsünden sonra yağmur damlaları, tek tek buluşur toprakla. O buluşma anına ben hep pencereden şahit olurdum. Ben de yağmura kavuşmak isterdim toprak gibi lakin annem hiç izin vermezdi. Çünkü küçüktüm, neymiş hasta olurmuşum. O zaman toprak neden hasta olmuyor ki diye düşünürdüm.
     O kavuşmayla beraber bir koku sarar etrafı. Toprak özlemiş yağmuru sanki. Hasret gideriyorlar. Nerede kaldın der gibi.
     Toprakla beraber bitkilerde özlemiştir yağmuru. İhtiyacı vardır ona, dayanamaz bitkiler yağmursuz günlere. Yağmur da önce yapraklarına merhaba der sonra köklerine. Bitki de yağmura karşılık boynunu eğer o damlalara ve merhaba der.
    Ama insanlar, değerini bilmez yağmurun. Kaçarlar köşe bucak. Ne yapacak yağmur sana, altı üstü ıslanacaksın. Yürü altında kaçmadan ve dinle o sesi.
      Yağmur yaşam kaynağı, yağmur hayat, yağmur bereket...
                 
           
      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder